Türkiye, yerel seçimlerin üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen, belediyelere yönelik yürütülen soruşturmalarla adeta yeni bir türbülansa girmiş durumda. Özellikle Cumhuriyet Halk Partili (CHP) büyükşehir belediye başkanlarının gözaltına alınması, siyasi ve hukuki açıdan büyük yankı uyandırdı.

Sabah saatlerinde kamuoyuna yansıyan bilgilerde, “Aziz İhsan Aktaş suç örgütü”ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in gözaltına alındığı bildirildi. Soruşturma kapsamında Büyükçekmece Belediye Başkanvekili Ahmet Şahin’in de gözaltına alınan isimler arasında olduğu açıklandı.

Soruşturmanın Odağında Ne Var?

Soruşturmanın merkezinde, etkin pişmanlık yasasından faydalanarak serbest kalan Aziz İhsan Aktaş’ın verdiği ifadeler ve sunduğu belgeler yer alıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı açıklamaya göre, ihalelere fesat karıştırma, rüşvet alma-verme ve örgütlü suç kapsamında çok sayıda belediye yetkilisi ve iş insanı takibe alındı.

Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirakleriyle ilgili ihalelerde, Fatih Keleş’in baskısıyla para alındığı ve bu paraların belirli kişilere zorla aktarıldığı iddiaları da dikkat çekiyor. Bu bağlamda, Büyükçekmece Belediye Başkanvekili Ahmet Şahin’in, bu paraları alan isimlerden biri olduğu ve evinde arama yapıldığı belirtildi.

Zeydan Karalar ve Abdurrahman Tutdere Ne ile Suçlanıyor?

Zeydan Karalar hakkında yürütülen incelemede, Seyhan Belediye Başkanlığı döneminde, iş yapan firmalardan maddi çıkar sağlandığı ve yönlendirdiği Temizlik İşleri Müdürü Özcan Zenger aracılığıyla paraların alındığı öne sürüldü. Benzer bir iddia Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere hakkında da dile getirildi. Tutdere’nin, ihalelere katılan firma temsilcilerini Belediye Başkan Yardımcısı Ceyhan Kayhan’a yönlendirdiği ve para akışının bu şekilde sağlandığı ifade edildi.

Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, gözaltı sonrası yaptığı açıklamada, “Sabah saatlerinde Ankara’daki evimden gözaltına alındım. İstanbul’a götürülüyorum” diyerek kamuoyuna duyurdu.

Antalya Cephesi: Rüşvet Soruşturması Derinleşiyor

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ayrı bir soruşturmada, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in de gözaltına alındığı bildirildi. Bu soruşturma ise rüşvet suçlaması kapsamında yürütülüyor ve başkanla birlikte iki kişinin daha gözaltında olduğu açıklandı.

Beşiktaş ve Büyükçekmece’de de Benzer İddialar

Soruşturmada yer alan bir diğer dikkat çekici gelişme, eski Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ile ilgili oldu. Suç gelirleriyle araç ve taşınmaz edinildiği, bu mülklerin yakınlarına devredildiği yönündeki bulgular kapsamında dört kişi hakkında daha gözaltı kararı verildi.

Eski Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün hakkında ise ilçe genelinde inşaat ruhsatları karşılığında bazı firmalardan villa talep ettiği, bu villaların bazılarının yakınlarına devredildiği, bazılarını ise kayıt dışı iş yaptırdığı firmalara ödeme karşılığı kullandığı tespit edildi. Bu bağlamda da yeni gözaltılar yaşandı.

CHP’den Sert Tepki: “Adaleti Değil, Borsayı Düşünüyorsunuz”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada sert ifadeler kullandı. Günaydın, “Adana ve Adıyaman Belediye başkanlarımız gözaltında… Birisi Adana gibi Başkan, diğeri 6 Şubat depreminde ‘unutulan Adıyaman’ın kahramanı… Borsayı düşündüğünüz kadar adalet kaygınız olsaydı keşke… Bir milleti böyle teslim alamazsınız, alamayacaksınız” diyerek siyasi baskı imasında bulundu.

Hukuk mu, Siyaset mi?

Tüm bu gelişmeler, kamuoyunda soru işaretlerine yol açtı. Bazı çevreler, yargı sürecinin tamamen hukuki gerekçelere dayandığını savunurken, muhalefet kanadı bunun bir siyasi baskı ve sindirme operasyonu olduğunu dile getiriyor. Seçim sonrası bu derece yaygın ve organize şekilde CHP’li belediyelere yönelik başlatılan soruşturmalar, “iktidarın yerel yönetimlerde dengeyi yeniden kurma hamlesi mi?” sorularını beraberinde getiriyor.

Gelişmelerin siyasi atmosferi daha da sertleştirmesi beklenirken, yargı sürecinin nasıl işleyeceği, kamuoyunun güven duygusunu pekiştirip pekiştirmeyeceği konusunda belirleyici olacak. Ancak bir gerçek var ki; Türkiye, yerel siyasetin derinlemesine yargılandığı yeni bir döneme adım atmış gibi görünüyor.